Barış Zamanı Yapılan Casusluk Fiilleri

Barış zamanı yapılan casusluk faaliyetleri yasal bir tanımdan ziyade günlük konuşma diline ait bir ifade biçimidir. Açık kaynaklardan farklı olarak gizli bilgilerin farklı yöntemlerle toplanmasının açıklanması için kullanılmaktadır. Bilginin sahibi makul bir gizlilik beklentisinde ise (devletlerin ulusal hukukları dolayısıyla bir bilgiyi gizli tutma durumu,  bir aktörün bilgileri siber ortamlarda şifrelediği durum) o halde bilginin gizliliğinden söz edilebilmektedir.[1] Casusluk fiilinin oluşması için, gizli bilgilere sahip olan kimsenin rızası veya yasal yetkisi olmadan bir başka kişice alınmış olması gerekmektedir. Barış zamanı yapılan casusluk, genellikle devletler tarafından diğer devletlere karşı yürütülen bir uygulamadır. Normalde, devletler casusluğu diğer devletlerin politik stratejilerini, ekonomik hedeflerini ve askeri yetenekleri hakkında bilgi edinmek için bu yola başvurmaktadırlar. Buna genellikle siyasi casusluk denir ve bu terim ekonomik ve endüstriyel casusluktan ayırmak için kullanılmaktadır.[2] Casusluk eyleminin düzenlenmesi farklı yasal kaynaklardan gelmektedir. Neredeyse her zaman, devletler ceza hukuklarında siyasi casuslukla mücadeleye yönelik önlemler almış ve casuslara yönelik ağır cezalar takdir etmişlerdir. Casusluk, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 326 ve 339. Maddeler arasında “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” konu başlıklı alanda düzenlenmiştir. Türkiye de dahil olmak üzere devletlerin barış zamanı casusluğu düzenleyen geleneksel ya da uluslararası yasal kurallar oluşturmadığı doğrudur.  Ancak bu, casusluğun uluslararası hukuk tarafından düzenlenmemiş olduğu anlamına gelmemektedir.[3] Bunun yerine bir devletin ajanlarını gizli bilgi toplamak üzere başka bir devlete gönderdiği ve bu durumu ajanın gönderildiği devletin egemenliğini ihlal ettiği durumları düzenleyen yasal düzenlemeleri içermektedir. Bu anlamda istihbarat toplamanın yasallığı, ilgili aktörlere, takip ettiği bilgi türüne ve içinde faaliyet gösterdiği uluslararası hukuk kapsamınca belirlenmektedir.[4]  Barış zamanı yapılan casusluk faaliyetleri bir istisna değildir ve Uluslararası Adalet Divanı’nın (ICJ)[5] uygulamasının örneklediği gibi, casusluğun yasallığı temeldeki davranışa odaklanarak ve barış zamanı casusluğu kavramına atıfta bulunmadan ele alınmalıdır. Özetlenecek olursa uluslararası hukukta barış zamanı yapılan casusluk eylemi, devletlerin istihbarat toplarken yapmış oldukları spesifik davranışlarıyla ilgili olarak modellenmiştir. Bu husus geleneksel casusluk faaliyeti dolayısıyla ortaya çıkan istisnaların analiz edilmesi için önemlidir.

i) Barış Zamanı Yapılan Casusluğun Hukuka Uygunluğu Görüşü

Casusluk faaliyetlerinin barış zamanında hukuka uygunluğunu savunan Geoffrey Demarest bir sempozyumunda casusluk faaliyetleri ile uluslararası hukukun arasında ilginç bir eksiklik olduğundan bahsetmiştir.[6]  Ona göre barış zamanı yapılan casusluk fiili casusluğun gerisinde kalmıştır. Bu husustaki kanunların neredeyse belirsiz olduğunu ifade etmiştir. Bunun sonucu olarak her ne kadar casusluk “dost yanlısı olmayan bir fiil” olsa da uluslararası hukuk çerçevesince ihlal yaratmadığı örneğini vermiştir. Aynı zamanda casusluğa karşı olan kuralların bilgi ve istihbarat alma amacı taşıyan uydular gibi teknik araçlara uygulanmayacağından emin olmayı amaçlamaktadır. Böylelikle istihbarat toplamayı sağlayan kişilerin (öğretim üyeleri, öğrenciler, haber muhabirleri veya sivil toplum örgütleri üyeleri) açık bir şekilde kimliklerini sunduktan sonra istihbarat ve bilgi toplamaları durumunda ajan statüsüne konmaması gerektiği kanaatindedir. Üstünde durmak istediği nokta insanların geniş bir çatı altında ajan statüsü adı altında etiketlenmesini engelleme isteğidir. Ama bahsetmediği husus ise bir haber muhabirinin hem işini yapıp hem de kendi istihbarat dairesine bilgi vermiş olma ihtimali gerçeğidir.

Barış zamanı yapılan casusluk faaliyetlerini destekleyen bir başka görüşün önerisi de bir ajanın barış zamanı yaptığı casusluk fiili dolayısıyla yakalansa bile ölüm cezasına çarptırılmaması önerisidir. Sadece savaş zamanında böyle bir yaptırıma gidilmesi düşünülmüştür. Geçmiş davranışlarına, niyetlerine dayanarak açıkça tehditlerde bulunan başka milletlerin topraklarında yapılan casusluk faaliyetlerinin meşru müdafaa kapsamında tutulması gerektiği kanaatindedirler. Bu görüşü desteği de casusluk fiilinin uluslararası hukukun temel olarak yasaklamadığı ilkesine dayanmaktadır.[7] Hatta daha da ileri giderek uluslararası hukukun temelini oluşturan kuralların toplandığı ve bütün devletlerin bunlara uymak zorunda olduğu bir kategori olan “Jus Cogens”e bile aykırı değildir demektedirler. Bu güvenceleri de uluslararası hukukun eğer ki bir şey hukuka uygunsa ya da en azından hukuka aykırı değilse başka devletlerin bu konu hakkında bir hak ileri süremeyeceği gerçeğinden gelmektedir.

ii) Barış Zamanı Yapılan Casusluğun Hukuka Aykırılığı Görüşü

Barış dönemi yapılan casusluk faaliyetlerinin hukuka aykırı olduğunu düşünen kişilerden biri olan Profesör Manuel Garcia; bu eylemin uluslararası hukuka aykırılığından bahsetmektedir.[8] Aynı şekilde Profesör Quincy Wright ise barış zamanı yapılan bu eylemlerin devletlerin bağımsızlığı ve sınır bütünlüğü açısından uluslararası hukukun devletlere vermiş olduğu hakları ihlal ettiği kanısındadır.[9]

Bir başka görüş ise casusluk faaliyeti başka bir devletin topraklarına yabancı bir güçle gizlice gönderilen ajanların varlığını içeriyorsa, uluslararası hukuk uyarınca bu eylem hukuk dışı olarak nitelendirmiştir. Burada casusluk tanımının gizlice yapılmış olması önem taşımaktadır. Ancak bu tanımı ortaya atarken “gizli” tanımının tam anlamıyla hatları çizilmemiştir. Kendi asıl kimliğini gizleyerek diplomat olarak bir ülkeye giren casusla, ülkeye gizlice giren ve kimliği yerel otoriteler tarafından tanınmayan casusun tanımı es geçilmiştir. İki türlü de belirtilmek istenen casusluğun tek başına hukuka aykırı olmadığıdır ve uluslararası normlara aykırı davranış ile suç oluşturan davranış arasında olan ince ayrımdır.[10]

iii) Barış Zamanı Yapılan Casusluğun Hem Hukuka Uygun Hem Aykırı Olduğu Görüşü

Uluslararası hukuk casusluğu yasaklamamış ama aynı zamanda hukuka uygun bir zemine de oturtmamıştır. Ancak uygulamayı uluslararası işbirliğini kolaylaştıracak bir araç olarak korumaktadır. Ülkeler, casusluk fiili kendilerine karşı işlendiğinde; kendilerinin dost veya düşmanlarına karşı işlediklerine göre daha az hoşgörülüdür. Casusluk uluslararası hukuka göre yasal veya yasadışı olsa da, ülkeler tarih boyunca kendi meşru müdafaaları ve çıkarları için diğer ülkelerde casusluk yapacakları konusunda gerçekçi olmuşlardır. Bundan dolayı bazı yazarlar ve hukukçular uluslararası hukukun bu konuyu neden sözleşmeler, konferanslar veya toplantılar ile ele almadığını açıklarken; ülkelerin kendi çıkarları ve savunma hakları için faaliyetlerde bulunma unsurunu örnek vermişlerdir.

İki eski CIA Ajanı olan Daniel Silver ve Frederick Hitz; casusluğun uluslararası hukuk çatısı altındaki yasallığı ile ilgili olarak oksimoron bir mevcudiyette olduğunu yani zıtlarıyla birlikte var olduğu kanısındadırlar.[11] Casusluk faaliyetlerinin uluslararası hukuk kapsamınca ikircikli yapısından bahsederken; casusluğun açıkça ne olduğu ne tam anlaşılmakta, ne de uluslararası hukuk çerçevesinde kınanmamakta olduğunu ortaya koymuşlardır. Kuralların ve dolayısıyla gelişen etik değerlerin somut olaydan somut olaya değiştiği düşüncesinde olmuşlardır.[12]  Soğuk savaş sırasında ABD ve Sovyetler arasında yapılan karşılıklı casusluk faaliyetleri dolayısıyla devletler birbirlerinin nükleer stokları hakkında bilgi sahibi olmuşlardı. Casusluk faaliyetleri olmasaydı devletler, diğer devletin söylediği ve sadece sağladığı bilgiler doğrultusunda hareket etme mecburiyetinde kalırlardı. Aynı örneği Başkan Kennedy ise Küba Füze Krizi doğrultusunda örneklemiştir. Karşılıklı yapılan casusluk faaliyetleri birçok sorunla başa çıkmada uluslararası işbirliğine yardımcı olacağını savunmuştur. Dolayısıyla bu karşılıklı devam eden düşmancıl tavırlardan bile karşılıklı mutabakat sağlanabilen bir zemin oluşabilmektedir. Terörizm, uyuşturucu trafiği, hastalıkların yayılımı, etnik çatışmalar ya da hukuk dışı göç gibi problemleri, Profesör Simon Chesterman casusluk faaliyetlerinin getirmiş olduğu faydalar gözetilerek azaltılabileceği görüşündedir. Böylelikle yeni uluslararası normlar edinilebileceğini savunmuştur.[13]

[1] Simon Chesterman, One Natıon Under Surveillance: A New Social Contract To Defend Freedom Without Sacrificing Liberty 246 (2011).

[2] Espionage, Uk Security Service: MI5 <https://www.mi5.gov.uk/targets-ofespionage> (Erişilme Tarihi 19.08.2019)

[3] Martin Scheinin, Human Rights Council, Rep. of the Special Rapporteur on the Promotion and Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms while Countering Terrorism, 31, (U.N. Doc. A/HRC/10/3, Feb. 4, 2009)

[4] Tallinn Manual 2.0 On The International Law Applicable To Cyber Operations 170 (Michael N. Schmitt ed., 2017)

[5] International Court of Justice

[6] Lt. Col. Geoffrey B. Demarest, Espionage in International Law, 24 (DENV. J. INT’L L. & POL’Y 321, 321,1996).

[7] Cmdr. Roger D. Scott, Territorially Intrusive Intelligence Collection and International Law, 46 (AF. L. REV. 217, 218, 1999).

[8] Manuel R. Garcia-Mora, Treason, Sedition and Espionage as Political Offenses Under the Law of Extradition, 26 ( U. PTT. L. RE v. 65, 79-80 1964).

[9] Quincy Wright, Espionage and the Doctrine of Non-Intervention in Internal Affairs, İn Essays On Espionage And International Law, 12

[10] Ingrid Delupis, Foreign Warships and Immunity for Espionage, 78 (AM. J. INT’L L. 53, 67 1984)

[11] Daniel B. Silver, Intelligence and Counterintelligence, in national security law 935, 965 (John Norton Moore & Robert F. Turner eds., 2d ed. 2005) (updated and revised by Frederick P. Hitz & J.E. Shreve Ariail).

[12] Christopher D. Baker, Tolerance of International Espionage: A Functional Approach, 19 (AM. U. INT’L L. REV. 1091, 1092 2004).

[13] Simon Chesterman, The Spy Who Came in From the Cold War: Intelligence and International Law, 2 (7 MICH. J. INT’L L. 1071, 1099-1100 2006).

mm

Av. Eren Günday, LL.M.

GÜNDAY HUKUK BÜROSU | LAW FIRM